İstanbul ve Ankara, son günlerde hayal kırıklığı ve öfke dolu bir atmosferle çalkalanıyor. Öğrenciler, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun özgürlük ve adalet çağrılarına yanıt olarak, diploma iptalleri ve gözaltılara karşı sokakları doldurdu. 18 Ekim’de başlatılan bu eylemler, gençlerin hakları için verilen mücadelenin yeni bir aşamasını temsil ediyor. Bu süreçte sosyal medya aracılığıyla da seslerini yükselten öğrenciler, Türkiye’nin pek çok ilinde benzer protestoların organize edilmesine öncülük etti.
Öğrencilerin bu eylemleri, özellikle son dönemde artan diploma iptalleri ve gözaltı olaylarına yönelik bir tepki olarak öne çıkıyor. Bir grup öğrenci, siyasi görüşleri nedeniyle eğitim durumlarının tehdit altına alındığını belirtiyor ve bu durumun kabul edilemez olduğunu ifade ediyor. Ülkede, akademik özgürlüğün kısıtlandığı iddiaları; öğrenci dernekleri, siyasi partiler ve çeşitli sivil toplum kuruluşları tarafından sürekli dile getirilirken, gençlerin eylemlerle bu duruma karşı koyacaklarını söylemesi dikkat çekti.
Gözaltına alınan öğrenciler ve akademisyenler, hukukun üstünlüğü ve insan hakları bağlamında, ülkenin demokratik yapısına yönelik ciddi bir tehdit altına girdiğini vurguluyor. İstanbul ve Ankara’da yapılan eylemlerde öğrenciler, "Özgürlük, eşitlik ve adalet" sloganları atarak gözaltındaki arkadaşlarının serbest bırakılmasını talep ettiler. Geçtiğimiz günlerde açıklama yapan İmamoğlu, İstanbul’un bir eğitim kenti olduğunu ve kimsenin eğitim hakkının kısıtlanmaması gerektiğini belirtti. Ancak öğrenciler, yalnızca sözde kalan bu desteklerin yeterli olmadığını, birlikte mücadele etmeye ihtiyaç duyduklarını ifade ediyor.
Öğrencilerin eylemlerini destekleyen sosyal medya paylaşımları, gençlerin konuyla ilgili bir araya gelmelerine ve destek bulmalarına olanak tanıdı. Bu durum, Türkiye'deki gençlerin sosyal medya platformları üzerinden nasıl organize olabileceğine dair önemli bir örnek teşkil ediyor. Özellikle Twitter ve Instagram'da #Öğrenciİsyanı, #Diplomaİptali ve #ÖzgürAkademi gibi etiketler ile geniş kitlelere ulaşan öğrenciler, seslerini yükseltmenin yanı sıra, alt sınıflardaki diğer öğrencilerle dayanışma içine girmektedirler.
Medya, bu protestoları geniş bir şekilde işleyerek öğrenci hareketinin görünürlüğünü artırdı. Ancak bazı medya organları, eylemler sırasında yaşanan gerginlikleri abartarak yansıtarak, kamuoyunda farklı algıların oluşmasına sebep oldu. Gençler, medyanın yanlı ve yanlış bilgilendirme yaparak protestolarını küçümsemesini kabul etmiyor ve bu durumun sadece onların mücadelesini değil, tüm demokratik hak taleplerini tehdit ettiğini düşünüyorlar.
Öğrencilerin bu cesur duruşu, Türkiye’nin geleceğine dair önemli bir mesaj da taşıyor. Gençlerin, eğitim hakları ve özgürlükleri için yürüttükleri bu mücadele, sadece kendi kaderlerini değil, aynı zamanda toplumun genel yapısını da doğrudan etkileyecek nitelikte. Protestoların büyümesi, her kesimden vatandaşın konuya daha duyarlı hale gelmesini ve toplumda toplumsal bir dayanışma hareketinin başlamasını sağlayabilir. Öğrenciler, yalnızca kendi haklarına değil, tüm vatandaşların haklarına sahip çıkmayı da hedefliyor.
Türkiye genelindeki pek çok üniversiteden destekleyen öğrencilerin katıldığı bu protestolar, siyasi atmosferde bir sıçrama tahtası olabiliyor. Öğrenciler, kurumsal baskılara ve otoriterleşmeye karşı seslerini yükselterek, kendi haklarının yanı sıra tüm toplumun özlem duyduğu özgürlüklerin de kazanılmasında önemli bir rol üstlenmeye kararlı görünüyor. İstanbul ve Ankara'daki eylemler, sadece birer gösteri olmaktan çıkıp, aynı zamanda adaletin ve demokratik bir toplumda yaşamanın temel gerekliliklerinin altını çizen birer çağrı halini aldı.
Sonuç olarak, İstanbul ve Ankara'da gençlerin İmamoğlu eylemleri, sadece mevcut duruma yönelik bir tepki değil, aynı zamanda geleceğin inşasında gençlerin yer almasına yönelik bir talep olarak da değerlendirilmeli. Hem sosyal medyada hem de sokakta kendini gösteren bu topluluk, neler olacağını merakla bekleyen herkes için büyük bir öneme sahip. Bu direniş, Türkiye’deki gençlerin yalnızca eğitim yaşamları değil, genel anlamda toplumun geleceği için de mücadele edeceğini gösteriyor ve bu durum tüm dünyada yankı bulmaya devam edecek.