Son günlerde Orta Doğu'daki gerilim, İsrail'in İran'a yönelik gerçekleştirdiği askeri operasyonlar ile bir kez daha tırmandı. Özellikle İran’ın İsfahan kentinde meydana gelen saldırı, bölgedeki istikrarsızlığı artırırken, uluslararası arenada da geniş yankı buldu. Görgü tanıklarının ifadelerine ve sosyal medya platformlarına yansıyan görüntüler, saldırının etkilerini daha da dramatik bir hale getirdi. Peki, bu saldırının arka planında ne yatıyor? İsrail neden İsfahan’ı hedef aldı? İşte tüm detaylar…
İsrail’in İsfahan’da gerçekleştirdiği saldırının arka planında, İran'ın nükleer programını durdurma çabaları yatıyor. 2021 yılında yapılan anlaşmalarla sınırlı kalmasına karşın, İran’ın uranyum zenginleştirme kapasitesinin artması, İsrail’i harekete geçirdi. Tel Aviv yönetimi, Tahran’ın nükleer silah edinme ihtimalini önlemek adına gerekli tüm adımları atmaya kararlı. Bu çerçevede son saldırı, zamanlaması ve hedefi itibarıyla dikkat çekici bir gelişme olarak değerlendiriliyor.
İsrail Savunma Bakanlığı, saldırının amacını İran’ın askeri tesislerini hedef alarak bu tesislerin işlevselliğini azaltmak olarak belirtiyor. Uzmanlar, bu operasyonun yalnızca askeri bir müdahale olmadığını, aynı zamanda psikolojik bir savaş olarak da değerlendirilebileceğini ifade ediyorlar. Zira böyle bir saldırı, hem düşman ülkenin moralini bozacak hem de uluslararası camiada İsrail’in kararlılığını pekiştirecektir.
Saldırının hemen ardından sosyal medyada paylaşılan görüntüler, İsfahan'daki patlamaların etkisini tüm dünyaya gösterdi. Videolar, büyük bir gürültü ile birlikte alevlerin yükseldiği anları kaydediyor. Yerel halk, yaşanan durumu 'şok edici' ve 'korkutucu' olarak tanımlarken, birçok kişi pencerelerinden dışarı fırladıklarını ve büyük bir patlama sesinin ardından paniklediklerini aktarıyor. Bu tür görüntüler, bölgedeki gerginliğin boyutunu gözler önüne seriyor.
Uluslararası tepkiler de gecikmedi. Birçok ülke, İsrail'in bu tür saldırılarını kınarken, bazıları ise İran'ın nükleer programının da uluslararası güvenliği tehdit ettiğini savunuyor. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri, "Her iki tarafın da itidal göstermesi gerekiyor. Savaş değil, barış ve diyalog yolunu seçmeliyiz." derken, ABD Dışişleri Bakanlığı da olayla ilgili kaygılarını dile getirdi. Diplomatik ilişkilerin gerilmesi, bölgedeki durumu daha da karmaşık hale getiriyor.
Sonuç olarak, İsfahan’daki saldırı sadece bir askeri operasyon değil, aynı zamanda Orta Doğu’daki güç dengelerini değiştirebilecek potansiyele sahip bir olay olarak değerlendiriliyor. Ülkeler arasındaki ilişkilerin gidişatı, bölgedeki halkın güvenliği açısından kritik bir önem taşıyor. Süreç nasıl ilerleyecek, yeni gelişmeler ne olacak, zamanla görülecek. Ancak anlaşılan o ki, Orta Doğu’da barış sağlama çabaları her geçen gün daha da zorlaşacak.