Son yıllarda Ortadoğu'daki gerginlik, İsrail'in füze savunma sistemleri ile dikkat çekmeye devam ediyor. Ancak son günlerde, bu sistemlerin etkinliği hakkında tartışmalar giderek artıyor. Bilindiği üzere, İsrail'in hava savunma sistemi özellikle Iron Dome (Demir Kubbe) gibi teknolojilerle tanınsa da, ABD'nin sağladığı destek sayesinde bu sistemlerin etkinliği daha da arttı. Ancak şimdi, Washington'un verdiği desteğin sona ermesiyle birlikte İsrail’in füze kalkanı erime sürecine girmiş olabilir.
Geçmişte, İsrail, ABD’den aldığı askeri yardım ile yalnızca füze savunmasını güçlendirmekle kalmadı, aynı zamanda bu sistemlerin güncellenmesi ve teknolojik iyileştirmeler için de önemli kaynaklar sağladı. Özellikle Iron Dome, çeşitli kaynaklardan alınan finansal yardımlar sayesinde geliştirildi ve operasyonel bir başarı sağladı. Ancak, ABD’nin son dönemdeki politikaları, İsrail’in savunma sistemlerinin geleceği açısından ciddi bir belirsizlik oluşturuyor. ABD’nin sağladığı finansman ve teknoloji desteği, İsrail'in hava savunma stratejisinin bel kemiği konumundaydı. Ancak, politika değişiklikleri ve iç siyasi dinamikler, bu desteğin süregelip geçmeyeceği konusunda endişeleri artırıyor.
İsrail’in Demir Kubbe sisteminin, özellikle Suriye ve Gaza'dan atılan roketlere karşı doğrulama yapılması gereken bir güvenlik açığı olduğuna dair birçok analiz mevcut. Füzeler, aniden ve beklenmedik bir şekilde fırlatıldığında, sistemin bu füzeleri zamanında tespit etme ve etkisiz hale getirme kapasiteleri sorgulanır hale geliyor. Bu durum, hem sivil halkı hem de askeri varlıkları ciddi bir tehlikeyle karşı karşıya bırakıyor. Son yapılan testler, Demir Kubbe’nin, yalnızca %60-70 oranında başarı sağladığına işaret ediyor ki bu oran, gelecekteki bir çatışma durumunda ciddi sonuçlar doğurabilir.
Kritik bir dönüm noktasında olan İsrail'in durumu, bölgedeki dengeleri de etkileyecektir. Tahran’ın da bu durumu fırsat bilip, İsrail'e yönelik tehditlerini artırabileceği düşünülüyor. İran, bölgedeki diğer aktörlerle işbirliği içinde hareket ederek, İsrail için daha büyük bir tehdit haline gelmekte. Dolayısıyla, füze kalkanının zayıflaması, bölgesel güvenliği de doğrudan etkileyebilir. Olası bir savaş durumunda, bu tür sistemlerin işlemezliği, İsrail'in savunma stratejisinde kırılma noktası oluşturabilir.
Sonuç olarak, İsrail'in füze kalkanının ABD desteğinden yoksun kalması, sadece İsrail’in değil, tüm bölgenin güvenlik dengelerini sarsacak potansiyele sahip. ABD'nin tutumunun değişmesi halinde, bu durumun kritik siyasi etkileri ve askeri sonuçları dünya genelinde dikkatle izlenecektir. İsrail’in füze savunma sisteminin geleceğinin belirsizliği, halk arasında büyük endişelere yol açarken, bölge ülkeleri için de yeni stratejilerin geliştirilmesine yol açabilir. Bu durum, uluslararası arenada hem İsrail’in hem de bölgedeki aktörlerin tutumlarını güçlendiren bir gelişme haline gelebilir. Önümüzdeki günlerde, bu konudaki gelişmeler daha fazla merak uyandıracaktır.